Oniki yaşlarındaydım. Kargı'daydık. Lojmanın bahçesinde mutlu mesut oynardık. Kardeşim mahalle arkadaşlarından sapan yapmayı öğrenmişti. Kendine bir sapan yapmıştı. Havalı havalı geziyordu kuş vuracağım diye. Ben de dalga geçiyordum. "Sen kim kuş vurmak kim." diye.
Bir gün kardeşimin katılırcasına ağlayarak eve geldiğini gördüm. Avucunda bir kuş vardı. Hareketsiz yatıyordu. Kardeşim "Ben kuşu öldürdüm ben kuşu öldürdüm." diye bağıra bağıra ağlıyordu. Öylesine attığı bir taş isabet etmişti işte.
Üzgün ve şaşkın ne yapacağımı bilemeden zavallı kuşa bakıyordum.
Annem bağrışmamıza geldi. Kuşu yokladı. Kalbi atıyor dedi. Başını muslukta suyun altına tuttu. Minik kuş bir anda silkelendi kendine geldi. Bu bir mucizeydi yaşıyordu. Kardeşim gözlerinde yaşlarla kahkaha atıyordu sevinçten.
Annem biraz su biraz yem verdi. Uçtu gitti sonra. Kardeşim bir daha eline sapan almadı.
Biz balık tutmaya gidip tuttukları küçük balıkları suya bırakan çocuklar olduk hep.
10 yorum:
Çok güzel bir yaşanmışlık. Ne güzel bu anılarını yazsana. Çocukluğun Kargı ,Ayancık, lojman. Sevgiyle kal.
Karşımıza çıkan bir resim kulağımıza dolan bir müzik bizi anılara götürüyor bazen.
Canım yaa, iyi ki ölmemiş kuş :)
Okulda kompozisyon da bu anımı yazmıştım. Öğretmen " Güzel olmuş ama sonunda kuşu öldürecektin." dedi. Kurgu olduğunu zannetti:)
Ayy ne iyi olmuş, kardeşin ne şaşırmıştır;))
Hepimiz için bir mucize oldu.
bu sıcak samimi yazı için teşekkürler :) emeğinize sağlık
ah biz de öyle büyüdük, şimdi de öyle çocuklar yetiştirmeye çalışıyorum.
oğlum şu içinden yuvarlak süngerler fırlayan tabancalardan çok istedi, ilkelerime çok ters. düşündüm taşındım eğer şimdi almazsam iyice anneye karşı gelme uğruna merak salacak. aldım, bir iki attı sağa sola evde sonra bu eğlenceli değil dedi bıraktı ve ben hemen yokettim tabii :) oğlan çocukları biraz meraklı oluyor özellikle birkaç oğlan bir aradaysa ve kızlarla pek iletişim yoksa... kız kardeş iyi bir şey :)
Acı başlangıç mutlu son. Bizim neslimiz, ki bu gün herkesin biraz da belki abartılarak, göze sokularak üzerimizde baskı oluşturan bu sanal "hayvanseverlik" olgusu yokken,
böyleydi işte. Anadolu şehirlerinden birinde annem ucu sopalı bir süpürgeyle bir fındık faresini kovalarken, 3 yaşındaki Rayegân hıçkıra hıçkıra ağlayarak yalvarıyordu n'olur öldürme anne diye.
Çocukluğun saf güzel duyguları. Köyde büyüyüp te sapan kullanmayan yoktur herhalde :))
bloğunuzla ilk defa karşılaşıyorum takibe aldım. bloğuma beklerim
Yorum Gönder