1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

27 Ağustos 2011 Cumartesi

Bir Ziyaret





 
      Bugün, oğul tatile gideceği için öne alınmış bir bayram ziyaretimiz vardı. İki ağaç altında yatan annemiz ve babamıza gittik. Konca, Oğul, Kızgül ve ben...
 
      Onları hissettik, andık, özlediğimizi söyledik. Dualar ettik. Mermerlerini yıkadık ve temizledik.
 
      Kendimizi yanlarında sonsuz güvende hissettiğimiz, kapılarını her çaldığımızda mutluluktan uçan, mutfaktaki birkaç malzemeyle bize harika sofralar kuran, bana annelik yapan, çocuklarımı her sabah huzurla bıraktığım, hatta babaannelerini çok sevdikleri için birazcık kıskandığım...
 
      Zarif, güzel kadın ve asil, yakışıklı kocası nur içinde yatsın.
 
 
 

25 Ağustos 2011 Perşembe

Öyle Olsun...



        

En Önce İlla ki Sağlık Olsun



Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama.

Yarım saat erkene kurulsun saatin.

Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin...

Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin.

Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin.

Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.

Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart.

Çek kızarmış ekmek kokusunu içine

Bak güzelim kahvaltının keyfine...

Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis.

Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.

Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.

Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla.

Ohhh şöyle bir hafifle...

Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de.

Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık.

Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...

Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak.

Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al...

Sonra, şöyle bir düşün. Kimler sana yol açtı, sen çok dar da iken?...

Kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?..

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?...

Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara!...

Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor!...

Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak..

Günün güzeldi değil mi?

Akşamın da güzel olsun...

Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun...

Saklama tabakları, bardakları misafire.

Sizden ala misafir mi var bu dünyada?..

Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil.

Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi.

Tadına var akşamının...

Gece evinde, dostların olsun.

Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun...

Arkadaşım, hayat bu. Daha ne olsun?

Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!



Can Yücel





20 Ağustos 2011 Cumartesi

Postacı Bana Geldi.



             Sabah serinliği... Bir yandan çayımı içiyorum. Gazetemi okuyorum. Konca yollarda. Kızgül uyuyor.

             Kapı çalındı. " Kim o?" "Postaaa!" Ne güzeldir postaaa sözcüğü...  Evde bana da okadar az posta gelir ki... Ama bu sefer bekliyorum. Natali 'den. Kitap Şenliği etkinliğinde bana kitap gönderecek...




            Bir de baykuş yapıştırmış. İyi geldi sabah sabah yahu. Hemde çok iyi geldi... Teşekkürler...




19 Ağustos 2011 Cuma

Eyvah Yaz Nezlesi





                       Sabaha karşı pikeye sıkı sıkı sarılmamdan belliydi zaten.  Bir üşüme bir yandan da burnum akıyor. Ama hafif neyse. Hemen önlemimi aldım. Zencefil tarçın nane yeşil çay limon karışımımı hazırladım.

                       Kaç gündür kendimi çok yordum. Spor yapıcam yüzücem diye .  Tabi bu arada alışveriş yapılacak, ortalık toparlanacak, yemek yapılacak. Koştur koştur. Fit olmak neyine. Beden "bir dur hele" dedi işte.

                       Bugün şöyle bir uzanayım ne zamandır elimde olan "Bulantı"  ya dalayım. Çiçeklerimi ihmal etmişim. Onlarla meşgul olayım biraz. Hemen küserler çünkü.

                       Yarın Konca erkenden motorla yola çıkıyor. Uçmakdere'de çadır kuracaklar. Kuzen ve  eşi de gidiyor. Bana ille sen de gel diye ısrar ettiler. Cesaret edemedim. Bu yaşta motorla git çadırda gecele. Kuzen  çok cesur ve bu tür gezileri çok seviyor.

                        Ben de Kadıköy'e gideceğim. Lale'ye ve kendime kitap bakacağım. Buğday Tanesi' nin Kitap Şenliği etkinliğinde bana Lale çıktı. Onun okumadığı bir kitap  bulma şansımın olduğunu pek sanmıyorum ama...  

                       Tabi bunlar nezlem çoğalıp beni yatağa bağlamazsa olacak inşallah. Ben kendime bir çay daha hazırlamaya gidiyorum şimdi.
                     
            



               

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Evde Tatil





               Tatilden vazgeçtim rahatladım. Gitsek mi gitmesek mi diye kararsızlıktan bunalmıştım. Sinop'u çok seviyorum, gitmeyi de çok istiyorum. Ama kızgül nazlandı. "Oruç tutacam, hem formasyon işlerim var onu takip edicem. Siz gidin" dedi ama. Benim içime sinmedi. Kırk defa karar verip kırk defa caydım. Onu yalnız bırakamadım işte.

               Biz de Konca'yla tatil yerine havuza üye olduk. Çok da memnunuz.  Kapalı ve açık havuzları var. Aynı zamanda fitness, yoga, plates gibi sporlar da yapabileceğiz. İki gündür yüzüyorum . Bayağı nefes açtım. İnşallah zaman geçtikçe üşenmeyiz. Şimdilik pek hevesliyiz bakalım.

               Denizin yerini tabi ki tutmaz. Hafta sonları da sahilde yürüyüp hasret gideririm. Deniz kokusu alırım.




9 Ağustos 2011 Salı

Sokaktan Gelen Müzik.




               Sokaktan  eve ne zaman bir akordeon sesi dolsa hemen pencerelere, balkona koştururum. Sokak çalgıcıları beni her zaman etkiler ve mutlu eder.

               Koşturduğum mutfak balkonunda onları gördüm. Tuna Dalgaları'nı çalıyordu genç, başında hasır şapkası, ayağında sandaletleri olan erkek... Yanında bir kadın ve pusette bir bebek...  Yaşamları nasıldı? Böyle yürüyerek ne kadar geziyorlardı yoksa birkaç sokak ötede arabaları mı vardı,  mutlular mı diye düşünüp müziği dinlerken yukarı baktılar. Göz göze geldik.

               İşin hiç sevmediğim yanı bu an'ın bedelini ödemek. Beni hep rahatsız eder. Sanki onları aşağılıyormuşum gibi hissettirir.

               Paralarını poşete sarıp attım. Gülümsediler. Akordeonlarını çalarak köşede kayboldular.

4 Ağustos 2011 Perşembe

Bizim Evin Halleri...



                 Hiç acelemin olmadığı, yapmazsam olmaz gitmezsem olmaz bir şeylerin olmadığı, salına salına geçirebileceğim günlerden bir gün işte... Yaz sıcaklarında koştura koştura işe gittiğim, izine ayrılanları kıskanıp tatil hayalleri kurduğum o günlere inat...

                Sabah kalktım. Apartman görevlimiz izinde. Gazete ve ekmeği almak benim görevim. Konca çayı demlemiş oluyor. Ben bakkal ziyaretimi yapıyorum. Sonra egzersiz ve kahvaltı.

                Kızgül dersanedeki işinden ayrıldı. Oruç tutuyor. Ben de ona sevdiği mamaları hazırlıyorum. Ev işlerini fazla incelemeden hallediyorum.

 


                 Konca yeni bir model gemiye başladı. Ara sıra Suadiye'ye yüzmeye gidiyoruz onla. Hep aynı insanlar geliyor. Neredeyse ahbap olacağız.





              Yukardaki kitaba başladım. Jean Paul Sartre' ın  ilk romanıymış. TV 'de pek izlediğim bir şey yok bu aralar. Akşamları güzel filme rastlarsam izliyorum. Güzel bir dondurma eşliğinde.

               İşte bizim haller böyle bu aralar.