1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

20 Aralık 2013 Cuma

Çocukluğumun Ahşap İskeleleri



         Ahşap ne kadar çok hayatımızdaydı eskiden.  Evlerimizin yer döşemeleri tahtadandı mesela. Annelerimiz onları fırçalardı. Birisinin temizliğinden bahsederken "sakız gibi bembeyaz tahtalar" derlerdi.

          İlk plastik oyuncak bebeklerin çok hoşuma gittiğini itiraf edeceğim ama plastiğin bütün hayatımızı böylesine  kaplayacağını tahmin edemezdim.

          Ben ahşabı özlüyorum. Hele hafif aralıklı yer yer çürümüş tahtalardan derme çatma yapılmış iskeleler. Nerede görsem resmini çekerim. Çocukluğuma giderim, şarkılar dolar kulağıma.

           İlk deniz anılarım Ayancık'ta. Benim mayomu, kardeşimin ve kendi mayosunu annem dikerdi. Taa genç kız olana kadar mayomu annem dikti zaten.

           Ayancık'ın denizi biraz hırçındı.Genelde dalgalı olurdu. Sabah erkenden uyanır, ev halkı henüz uyurken deniz kenarına koşardım. Dalgalı değılse sevinçten coşarak eve döner, annem kalkar kalkmaz başının etini yemeğe başlardım. "Anne minicik dalgalar var, ( Elimle de gösterirdim dalgaların boyunu.) hadi gidelim denize." diye.

           Annem ağırdan alır "Dur bakalım."derdi. Güzide'yle planlar yapardık. O gelir bize "Biz annemle denize gidiyoruz" derdi. Sonra onlara gider " Annemle denize gidiyoruz." derdim.

            Sonunda giderdik tabi. Yüzmeyi Ayancık'ta öğrendiğim gibi ilk boğulma tehlikesini de orada yaşadım. Hiç unutmuyorum beni Volkan abla kurtarmiştı. Biz çocukların ilgisini çekerdi Volkan abla. Babalarımızın iş arkadaşıydı ve biz o zamana kadar "kız orman mühendisi" görmemiştik.

            Ayancık biz çocuklar için bir cennetti. Sabahtan akşama kadar sokakta oynardık. Lojmanların bahçeleri meyve ağaçları ve güllerle doluydu. Bir gül dikeniyle Güzide'yle kankardeş olmuştuk. O benim ilk arkadaşımdı. Sonra  Facebook'tan buldum onu. Ama o beni hatırlayamadı ne yazık ki. Ben onu böyle hatırlarken, onun beni hatırlamamasına bozuldum tabi.

            Evlerimizde buzdolabı yoktu henüz. Ortak bır buz odasını kullanırdık.  İçinde de herkese ait dolaplar vardı. Evdeki bozulacak şeyleri biz çocuklar taşırdık oraya. Tahtaların aralarından da kimin dolabında ne var diye bakardık.

            Her taraf meyve ağacı doluyken diğerlerinin bahçesinden meyve aşırırdık.  Yasak meyveyi dalından koparmak ve yemek çok güzeldi.

4 yorum:

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Daha güzeldi sanki o günler değil mi?

hüznün tadı dedi ki...

Hayat İzlerim- Mutluluğu hep geçmişte buluyoruz. Keşke yaşadığımız "an" da yakalayabilsek onu.

Ayşe'nin Kozası dedi ki...

Sinop Ayancık:) ne kadar ortak ilçeler,şehirler,mahallerde yaşamız:)

hüznün tadı dedi ki...

Ayşe-İlkokula Ayanciğin bir köyü Çangal'da başladım, beşinci sınıfa kadar da Ayancık'da okudum. Babamın memuriyeti dolayısıyla iki üç yılda bir başka yerlere göç ettik.