Face'den Deniz Bey ulaştı bana... Yine çok sevindim. Deniz Bey müdür yardımcımızdı. Ben Ankara'dan gelmiştim Töbank Levent Şubesi'ne. İstanbul trafiğine bir türlü alışamamıştık. Sabahları mutsuz mutsuz Küçükyalı- Levent arası onca yolu gidiyorduk. Yolda hiç gülmeyen insanlar görüyordum. İnsanlar asık suratlarla işlerine gidiyorlardı. İstanbul'a hiç alışamam sanmıştım.
Çocuklar küçük,sorunlar büyük. Onlar babaannelerine bırakılıyor ilk yıllar otobüslere sonraki yıllar servislere koşturuluyor.
Sabahları hep geç kalırdım. Ahh! Deniz Bey'in önünden geçmek, günaydın demek; ne zordu Allah'ım. Bir gün de geç kalmaz mı insan? Hep kravatlı, hep tam vaktinde masasında olurdu.
Öyle böyle çalıştık işte. Bazen sabahlara kadar çalışırdık. Yıl sonu çalışmaları bizi bayağı zorlardı. Nasıl da geçti zaman?
Gençlik de zor iş. Şimdi bana "Genç olmak ister misin?" diye sorsalar, gözüm yemiyor valla. Ben hep 40 yaşımda kalmak isterdim. Hala güzel,sağlıklı , hayatı ve bugünün değerini anladığım yaşta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder