1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

18 Şubat 2015 Çarşamba

Karlı Bir Gün Ve Düşünceler



                İstanbul'da kar. Öğrenciler, öğretmenler ve biz emekliler sıcak evlerimizde oturuyoruz. Allah çalışanların yardımcısı olsun. İstanbul trafiği normalde çekilmezken böyle havalarda düşünemiyorum bile.

                Annem bizde. Tedirgin tedirgin dolaşıyor ortalıkta. "Ben şimdi Ankara'ya nasıl dönecem"diye mutsuz mutsuz söyleniyor. Ben günümü pencere kenarında oturarak geçirdim. Aslında mutfak alışverişi yapmam lazımdı. Ama oy çokluğuyla akşam lahmacun ısmarlamaya karar verdik.

                Bugün karın verdiği  beyaz sarhoşluk var bende. Camı açıp açıp bol oksijen soluyorum. Küçükyalı'da  hava hiç olmadığı kadar temiz.

                Çangal'da ki karları düşündüm yine. Çatıdan sarkan o buzları, o yıl başladığım okula babamın kucağında gidişimi hatırladım. Kar öyle yağardı ki sokak kapımız pencerelerimiz açılmazdı. İki kar dağının arasından babamın kucağında okula giderken kendimi güvende hissederdim.

                Beş sınıf bir arada okurduk. Beşinci sınıfta  bir tane öğrenci ve tek öğretmenimiz vardı. Aramızda koşturur dururdu. Beşinci sınıfta ki öğrenci gözümde öyle erişilmezdi ki.

                Öğretmenimin kızı Gültop benim sınıfımdaydı.  Öğretmen bir gün dersini bilemediği için azarlamıştı. Gültop ağlaya ağlaya lojmana koşmuştu. Biraz sonra annesi okula geldi. Öğretmenimize bağırmaya başladı "çocuğu nıye ağlatıyorsun ?" diye. Öğretmenimiz mahçup olmuş ben çok üzülmüştüm.

                Ders bitiminde babam okula gelir, yine kucağına alır beni evimize dönerdik.

                Diğer çocuklar ne yaparlar köylerine nasıl giderlerdi hiç bilmiyorum. Beni hep el üstünde tuttuklarını hatırlıyorum sadece.

                Hastalıklarımız da çok zordu Çangal'da.  Babam iğne vurmayı öğrenmişti. Kardeşim ve bana birer penisilin vururdu kalçadan. Alerji testi falan hak getire.

                Kışın yollar kapandığı için ilaçlar ve birikmiş gazeteler ilkel bir teleferikle ulaşırdı bize.

                Gazeteler gelince annemin sevinçle günlerce okuduğunu hatırlarım.

                Bazen çok eğlenirdik. Bir pazar günü annem yatakta keyif yapmak istemişti.  Babam çatıdan sarkan buzlardan bir tane koparmış uyumakta olan annemin koynuna bırakmıştı.Bağırış kıyamet...İkiside çok gençti.

                Bazende bizden gizli pekmezli kar yerlerdi. Ama ben yakalardım onları.

                Güzeldi çocukluğumun karlı günleri.


12 Şubat 2015 Perşembe

Mutlu Bir Gün



                 Heyecan, heyecan, heyecan. Günlerdir bu duygu ile yaşıyordum. Dün akşam Kızgül'ümü nişanladık. Çiçeği burnunda iki öğretmen evliliğe ilk adımı attılar...

                 Ne diyeyim bilmiyorum ki.  Allah onları sonsuza kadar mutlu kılsın.



6 Şubat 2015 Cuma

Ölüm Sen Varken Bu Kadar Çaba Niye



              Bir kaç gün önce bir arkadaşımın cenaze törenindeydim. Hayat ne kadar boş geldi. Mücadeleler ne kadar boş geldi.  Orda müşterek arkadaşlarımızla karşılaştım. Onları görmek çok güzeldi. Mutlu oldum. Hayat devam ediyor.Bir yandan kaybettiğim arkadaşım oylece duruyor orda.

              Bir yanda ölüm gerçeği bir yanda hayat. Ölümü unutuyoruz bir an. Soruyoruz eşin nasıl çocuklar nasıl ? Diye. Ve ölüm boylu boyunca orada....

              Nur içinde yat arkadaşım.