Aylardan kasım... Geçip gidiyor zaman. Ben hala kendime bir demet kasımpatı alamadım. Yarın ilk iş bir kasımpatı alınacak, karşısına geçilecek , mutlu mutlu gülümsenecek, bol çiçekli, bol yeşilli bahçeli evlerde ve küçük kasabalarda geçen çocukluk günleri hatırlanacak.
Neyse bugüne bakalım şimdi. Resimdeki karanfil, Kızgül'e öğretmenler gününde gelmiş. Sapı kırılmış, boynunu bükmüştü. Hemen suya koydum. O günden beri güzel güzel duruyor bardağında. Ben de gidip gelip gülümsüyorum ona.
Pazartesi itibariyle Sporium üyeliğim bitti. Birkaç ay ara vereceğim. Yoruldum çünkü. İki senedir gidip geliyorum. Evde daha çok kitap okurum. Koşturmadan işlerimi yaparım. Bol bol yürüyüş de yaparım. Tembellik de yaparım.
Biraz önce pazardan geldik Koncayla. Netten derleme bu yemeği yaptım hemen. Malzemeler: üç tane pırasa, iki tane kabak, bir tane havuç, üç yumurta, bir bardak süt, bir bardak un, bir paket kabartma tozu, karabiber ve tuz. Aaa! Bir de kaşar peyniri. Blenderde süt, yumurta, un ve kabartma tozunu karıştırıyorsunuz. Rendeleyip suyunu sıktığınız kabak ve havuca küçük küçük doğradığınız pırasalar karıştırıyorsunuz. Kaşarı da minik minik doğruyorsunuz. Bütün malzemeyi karıştırıp fırın tepsisine döküyorsunuz. Ben yağ kullanmadım. İsterseniz biraz zeytin yağı ilave edebilirsiniz. Şöyle bir tadına baktım, pek güzel olmuş.
Sonra da birkaç minik kavanoza lahana turşusu kurdum. Evde daha önce haşladığım pancarın suyu vardı. Ona sirke ve salamura tuzu, sarımsak ilave ettim. Bu suyla turşumu kurdum. Kırmızı kırmızı lahana turşum olacak birkaç gün sonra. Hamarat gördünüz beni değil mi? :))
Hakan Günday'ın "Az" kitabını okuyorum. Şiddet içeren bir kitap olsa da beni şaşkına çevirdiğini ve elimden bırakamadığımı söyleyebilirim. Diğer kitaplarını da okuma kararı aldım.
İşte böyle...