1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Akşamlardan Bir Akşam



           Kızgül'le akşam yemeğimizi yedik. Tavuk şinitzelleri fırın tepsisine dizdim. Yanına ikiye bölünmüş kekik serpilmiş domatesler, dörde böiünmüş soğanlar, bütün biberler koydum. Çok güzel hafif bir yemek oldu.

           Konca daha önce yemişti yağda kızarmış şinitzellerini. Erkenden de yattı.

           Yalnızız biz Kızgül'le. Ben yeni bir kitaba başladım. Zülfü Livanelli'nin "Son Ada"sına.

           Sonra balkonda oturdum bir süre. Geceyi dinledim. Çöp konteynerinin yanında bir adam oturuyordu. Arkası bana dönük. Saçları beyaz. Gömleği de beyaz. Öyle oturuyordu. Ne düşünüyor, neyi bekliyor?

           Ruhum huzursuz, eski günler beynime üşüşmüş didikliyor sani.

           Adam oturuyordu öylece.

           Küçükyalı Son Ada'daki ada olsaydı... Martılar adanın esas sahibi olsalar, biz de onları rahatsız etmeden sessiz sedasız yaşayıp gitseydik.

           Adam kalktı yerinden, gecenin içinde kaybolup gitti.

           Ben de içeri girip kitabımı elime aldım yeniden.

           Kızgül bir kaç tane ceviz kırıp ayıkladı.

           Televizyonu açmadık bu gece.

16 Ağustos 2013 Cuma

Bin Muhteşem Güneş



            Ruhumda bıraktığı buruk bir tadla okudum kitabı. Elimden bırakmak istemedim.

            Şeriat, savaş ve bombalarla çalkalanan Afganistan'da, yolları "Raşit'in karısı" olarak kesişen, Meryem ve Leyla'nın hikayesi bu.

            Meryem'in onu hayal kırıklığına uğratan, aşkla sevdiği babasından sonra nasırlaşmış yüreğini açtığı tek kişi Leyla ve çocukları oluyor.

            Leyla'da kaybettiği anne ve babası, çocukluk aşkı Tarık'ın yerine Meryem'i koyuyor. Onda bir anne sıcaklığı buluyor.

            Raşit'in öfkesi, zalimliği, şiddeti karşısında iki kadın  sevgileriyle yaslanıyorlar birbirlerine. Tutunmaya çalışıyorlar hayata.

            Ben bu kitabı çok sevdim. Hosseini'nin ilk romanı "Uçurtma Avcısı"nı da okumak istiyorum.

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Ve Bayram Bitiyor...



               Bu bayram da evimizin tek misafiri Oğul'du. Bayramın ilk günü kaşarlı omlet, çerkez peyniri kızartmasından oluşan kahvaltısını bizde yaptı. Bizi şereflendirdi. Sonra "Bayram çikolatası yok mu?" dedi. Bu bayram çikolata almadım. Kimse gelmiyor  ve hepsini konca ve ben yiyoruz çünkü. Sadece kağıtlı şeker aldım çocuklar gelir diye. Bu bayram onlar da uğramadı.

              Neyse... Birinci gün hep beraber kabristana gittik önce. Çocuklarımın Babaanneciğini ve Büyükbabacığını ziyaret ettik. Dualarımızı ettik. Nur içinde yatsınlar.
 
               Oradan karşıya geçip Ergin dayı ve Günay yengeyi ziyaret ettik. Neyse bu bayram trafik korkunç değildi. Dönüşte teyzemi de ziyaret ettikten sonra bayram ziyaretleri faslını bitirmiş olduk.

               Bugün ben havuza gittim. Sinop'ta bol bol yedim içtim, spor da yapmadım. Bir buçuk kilo almışım hemen. Yüzerken baktım hamlamışım, hemen yoruldum. Yüzdükçe açıldım.  Yarından itibaren, yarın değil de pazartesinden itibaren yüzme ve sporu hale yola koyacağım.

               Şimdi yeni bir kitaba başlıyorum. " Bin Muteşem Güneş". Yazarı Khaled Hosseını. "Uçurtma Avcısı" nın yazarı.

         

              

8 Ağustos 2013 Perşembe




            Hepimize mutlu, huzurlu bayramlar diliyorum.

            Resim: Rosina Wachtmeister




         

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Sinop'a Gitmek...





                 Sinop'a gitmek demek; çocukluğumun, gençliğimin anılarıyla, halalarla, yengelerle, dayılarla, onların çocuklarıyla buluşmak demek.

                 Çokça "Hatırlıyor musun? Şöyle şöyle olmuştu." diye başlayan cümleler kurmak demek.





                Bol bol nokullar, pideler, mantılar yemek demek...

                "Hadi, Niyazi'ye dondurma yemeğe gidelim!" demek.



     

         Cümbür cemaat denize koşmak demek.

         Plaj paralarını verme kavgası yapmak demek.





      Gece on birlerde ziyarete gidebilmek ya da tam tersi o saatlerde kapının çalması demek.





           Akşamları " Yalı Kahve" de buluşmak, Aşıklar'da yürüyüş yapmak demek.



        Sinop demek mutluluk demek, tatil demek.

        Artık evdeyim. Günü kotarmak lazım, güzel anılar biriktirmek lazım.