1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

28 Şubat 2013 Perşembe

Ev İdaresi



             Yaşasııın! Ev idaresini Konca'ya devrettim. Kuşlar gibi özgürüm. Artık market market gezmiyorum.

             Arada bir liste hazırlayıp Konca'ya bildiriyorum.  Alış verişi o yapıyor. Evde ne varsa ben onu pişiriyorum.

             "Acaba o bunu sever mi?  Kahvaltıda şu mutlaka olmalı,  faturalar takip edilmeli, para çok iyi idare edilmeli, ama hiç eksik olmamalı, Konca'nın sigarası bitmeden alınmalı, herkes memnun edilmeli.  Bu arada kendime ayırdığım harçlığı da eve harcamalı.  Stres stres..."  Bütün bunlardan kurtuldum.  

             Artık benim bir harçlığım var. Ötesine karışmıyorum. 

             Yıllardır benim sorumluluğumda olan ev idaresi  artık bende değil. İlk günler bir boşluk duygusuna kapılmadım değil.  Göz ucuyla Konca'yı takip edip durdum.  "Acaba onu ödemeyi unuttu mu? Çok mu harcama yaptı." Ama  baktım Konca çok tasarruflu ( hemde hiç olmadığı kadar)  ve iyi gidiyor rahatladım.

              Memnunum yani.

              Görelim bakalım ne olacak?



         

      

21 Şubat 2013 Perşembe

Balkonda Kıpırdanışlar.



       Soğuk bir İstanbul günü. Balkonda bahar kıpırdanışları başlamış. Geçen sene ektiğim sümbüllerin soğanları kendi kendine yeşillenmiş ve bana çiçek vermiş. Biri beyaz biri mor.

   

      Bu ismini bilmediğim çiçekciğe ne dersiniz. Kışı atlatmış gibi. Birde bebecikleri olmuş. Pek şirinler.



            Yeni dünya çekirdeklerini saksılara sokuşturmaya bayılırım. Bu da onlardan biri. Öyle çabuk büyüyor ki şaşarsınız. Bir tane saksıda yetiştirip bahçeye diktiğim var. Meyvesini bile yedik.

             Bahar geliyor bahar. İçinizdeki coşkuya yer açın.

14 Şubat 2013 Perşembe

Posta Kutumdaki Hoşluk.




         Bugün posta kutumda bir zarf buldum. "İsviçreden sevgiler" diyor kartında Berfin. Yanında iki güzel ayraç. İkiside çok güzel. Hele çiçekli olanı. Onu Berfin yapmış.

         Güne çok güzel başladım bu hoşlukla. Bugün sevgililer günü hem. Bütün sevgililerime sevgimi yolladım içimden. Gülümsedim.

         Mutfağa girerken hala gülümsüyordum.



          Güzel bir mısır çorbası  yaptım önce. Sonra bezelyeli  havuçlu  kereviz ve  salçalı bulgur pilavı.

          Hepsi de güzel oldu. Ama mısır çorbası çok lezzetli oldu.

          Mısırları  (dondurulmuş) akşamdan haşlamıştım. Bir su bardağı yoğurt, bir yumurta, bir yemek kaşığı mısır unu ve mısırları blendera attım. Karışım tencereye koyup üstüne tavuk suyu ve haşlanmış tavuk göğsü (didiklenmiş) ilave ettim. Bir  kaç taşım kaynatıp baharatlarını koydum. Oh! Sapsarı mis gibi bir çorba oldu.

          Akşama yemekler hazır. Hava güzel. Biz şimdi Konca'yla çıkıyoruz.

10 Şubat 2013 Pazar

Kızgüllü Günler



       Kızgül çarşamba günü sömestr tatiline girdi. Salıya kadar izinli. Dershanelerde böyle. Azıcık tatil. Neyse buna da şükür. Biraz iliği kemiği dinlensin kızımın.
 
       Pıtır pıtır evin içinde dolaşması, bulaşıkları toplayıp yerleştirmesi, çamaşır yıkayıp asması hatta yemek pişirmesi ne güzel.
 
       Öğleden sonraları geziyoruz. Dün Kadıköy'deydik. Metroyla gittik yine. İnince Kadıköy'ün merkezine çıkıvermek çok konforlu oluyor.
 
       Şemsiyemizin altında yürüdük biraz. Birkaç mağazaya girdik . Sonra Alkım'a uğradık tabi. Ben Paul Auster "Kış Günlüğü"nü aldım. Kızgül "Hadi bi şeyler yiyelim." dedi. Ben seviyorum diye Kafka Kafe'ye gittik. Ama çok kalabalıktı. Cumartesi ya...
 
       Binip metroya eve döndük. Konca da motor grubuylaydı. Ohhh, akşam yemek derdi yok derken Oğul'cuğum geldi. Hemen ona buzluktan köfte indirdim. Makarna ve pırasa da vardı neyse.
 
        İşte böyle geçti gün. Yukarıdaki  resim Kızgül'e ördüğüm ayraç ve kalemlik.
 
 
 
 
       
                                                                                                     



5 Şubat 2013 Salı

Bir An...



                Ev sessiz. O kadar ki sokak sesleri duyuluyor. Misafir bekliyorum. O hazırlıkların bittiği huzurla bekleme "an"ındayım.

               Gelmesine henüz vakit var. Bu demek ki kendimle geçireceğim biraz zamanım var.

               Mumlarımı yaktım. Yeni fırından çıkmış patatesli böreğin tadına baktım üfleye üfleye. Mmmm! Güzel olmuş.

               Kitabımı aldım elime.  Derin sessizliğin içinde kayboldum.