1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

28 Ocak 2013 Pazartesi

Cumartesi İstiklal'de.



                Yağmurlu Cumartesi Koncayla Şişli'de bir nikaha katıldık önce. Sonra arabayı Taksim'de park ettik. Attık kendimizi İstiklal Caddesine. Yine yağmura rağmen çok kalabalıktı. Bizde karıştık kalabalığa. Başladık yürümeye.
 


             Her zaman uğradığımız Atlas Pasajını gezdik. Eski havası yoktu ama.



         Bu bacak abajuru evinizde ister misiniz?



       Ve tabi Çiçek Pasajı'na uğradık. Biraz bayat midyeyle bira içtik.



      Bir ara sokakta bu çiçekçinin önünden geçtik. Bir bara girdik. Biraz müzik dinledik. Dönüşte tramvaya binip taksime geldik. Beyoğlu'nda ilk defa tramvaya bindim.

      Cumartesi gecesi böyle geçti. Yarın Apartman komşularım çaya geliyor. Bugün hep koşturdum. Bir şeyler hazırladım. Yarın masamın resmini çekebilirmiyim bilmem. Bizim emektar makinanın bataryasını düşürmüşüz Beyoğlu'nda. Belki Kızgül'ün makinasıyla çekerim.

24 Ocak 2013 Perşembe

Oğlum...



          Sen küçükken en büyük rakibim Babaanneciğindi.

          Onu nasıl kıskanırdım bilemezsin.

          İkimizde kollarımızı açıp beklediğimiz de hep onun kollarına koşmanı, topladığın çiçekleri hep ona vermeni...

          Babaanneciğin nur içinde yatsın, bu sevgiyi çok hak etse de kıskanırdım işte.

          Her öğlen tatilinde bankadan çıkar bir oyuncak alır koştura koştura senin yanına gelirdim.

          Galiba beni daha çok sev diye.

          İyi ki doğdun ve benim oğlun oldun. Ara sıra kavga etsek de başka oğul istemezdim ben.

19 Ocak 2013 Cumartesi

Krem Karamelli Kek Yaptım.



           Arkadaşımda yediğim bu keki çok beğenmiştim.  Kısmet bugüneymiş. Arkadaşımın kızı Figen ziyaretime gelecekti. Bu keki denemeye karar verdim.

           Keki bir gece buzdolabında bekletip ertesi gün kalıptan çıkarmak gerekiyor. Herhalde krem karamelin kendini toparlaması için. Bir bıçak yardımıyla kenarlarını çevirdim. Kolaycacık çıktı.



       Şimdi gelelim tarifine. Teflon tavada yarım su bardağından bir parmak fazla toz şekeri karamel yapıyoruz. Büyükce teflon kek kalıbına karameli döküyoruz Bu aşamada fırını 175 dereceye ayarlıyoruz ki biz diğer işleri yapana kadar kızsın. Dört yumurta, 3 yemek kaşığı şeker, 1 paket vanilya, 500 gram sütü çırpıyoruz. Bu karışımı da kalıba döküyoruz.

       Şimdi 3 yumurta, bir su bardağı şekeri çırpıyoruz. Karışıma yarım su bardağı yoğurt veya sütü, 1,5 su bardağı unu, 1 paket kabartma tozunu, kakaolu istenirse 3 yemek kaşığı kakaoyu ilave edip kek yapıyoruz.

       Kek hamurunu da kalıba döküyoruz. Hepsi birbirine karışmış gibi oluyor ama telaş etmeyin. Pişince en üstte krem karemel, altta kek çok güzel oluyor.

       Fırın tepsisine kaynar su koyuyoruz. Üstüne kalıbımızı yerleştiriyoruz. En az kırk dakika pişiriyoruz. Sonra kontrol edip çıkarıyoruz. Benimki 40 dakikada pişti.

      Ertesi sabah kalıptan çıkardığımızda nefis bir kek sizi bekliyor. Hele benim gibi karameli çok seviyorsanız bayılacaksınız.

17 Ocak 2013 Perşembe

Ankara Günleri Ve Eve Dönüş



     Karlar içinde ve burnum aka aka feci bir nezleyle gittik Kuzen'le. Ankara'da "Ne yaptın?" derseniz günler yemek içmekle, o sofradan bu sofraya koşmakla geçti.

     Nevşin'e ve diğer kuzenlere ziyarete gittik. Her gittiğimiz yerde nefis sofralar bekliyordu bizi. Annem dersen Çerkes yemekleri yaptı bize. Çerkes tavuğu, mısır unundan çerkes pastası ve haluj. Bunun sonucu olarak kilo almış olarak döndük biraz.

     7. Cadde'de dolaştık kuzenle. Akşamları annem, güleryüzlü Yamize, ben, kuzen; kanepeye, koltuklara yayılıp bir yandan bitki çayı içtik bir yandan dizi seyrettik kız kıza. Kitap okumaya annem kızıyordu. "Evinizde okursunuz iki laf edin." diyordu. Sabahları da bizi uyutmuyordu. "Kahvaltı hazııır! Kalkın haydi!" diye.

     Artık eve dönme zamanı geldi. Evi ve İstanbul'u özlemiştik.

     Geldiğimde düzenli bir ev beni bekliyordu. Aman nazar değmesin. Konca evi silip süpürmüş. Kızgül'üm nefis yemekler yapmış.

     Böyle ara sıra gitmek lazım demek ki..

8 Ocak 2013 Salı

Kar Var Ve Yarın Yolculuk Var

 
Yarın Kuzen'le Ankara'ya anneme gidiyoruz. Önceden planlamıştık. Gidiyoruz da biraz da korkuyoruz. Ya yollarda kalırsak... İnşallah her şey yolunda gider.
 
 Bolu Dağı'nda manzara güzeldir şimdi ama. Arada kuzenle sohbet.Elimizde kitaplarımız.
 
Annem, bugünden güzel yemekler yapmıştır şimdi. Yataklarımızı hazırlamıştır. Sabun kokulu beyaz çarşaflarımızı sermiştir.
 
Keşke tren olsaydı. Bu yolculuk pek keyifli olurdu.
 
 
 
Bu da benim ördüğüm kırmızı Amerikan servisim. İki tanesi bitti. Ankara'da örmeye devam edeceğim.
 
Hoşca kalın.

4 Ocak 2013 Cuma

2013 Ve Taze Günleri.



       Benim de resim kotam dolmuş galiba. İnternetten bir resim URL sini kopyalayıp yükleyebiliyorum. Ama kendi resimlerimi yükleyemiyorum. Neyse bir çözüm bulunur artık.

       2013 ün dördüncü gününü tüketmekteyiz. Bana bir hafiflik, bir mutluluk getirdi sanki bu taze günler. Her ne kadar Nuri İyem'in hüzünlü kadınını koymuşsam da iyi gidiyor yani.

       Yılbaşı gecesi Oğul bizde yattı. Yeni yılın ilk günü kahvaltı keyfi yaptık hep beraber. O gün ne yemek yaptım ne bir iş. Geceden o kadar çok yemek kalmıştı ki. Ben de tembel tembel salındım ortalıkda. 

       İkinci gün hem temizlik yaptım hem spora gittim. Eee! Yediğimiz onca yemeği bünyeden atmak lazım. Sylvia Plath ın Sırça Fanus'una başladım. Kitap konusunda biraz tembelim. Ağır ağır okuyorum. Akşamları Kızgül'le internette dizi izliyoruz. Bazen de film izliyoruz.

      Dün kırmızı makrome ipi aldım. Yuvarlak amerikan servis başladım. Tığla sık iğne örüyorum. Bir tanesi bitti bile.

      Biraz önce spordan geldim yine. Mis gibi bir brokoli çorbası yaptım akşama. Herkes çok seviyor bu çorbayı evde. Birde bol soğanlı domatesli hamsi buğulama yaptım. Yani hiç su koymadan kendi yaptığım domates sosuyla pişirdim. Kokusu ve görünüşü çok güzel. Bloga koyamıyorum diye resim çekmedim.

     Birazdan Kızgül'üm yorgun ve acıkmış gelir dersaneden.


     Resim Nuri İyem.