1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

31 Aralık 2012 Pazartesi

Mutlu Yıllar



                 Öyle böyle geldik 2012 nin son gününe. Şimdi 2013 e bakmak lazım. Bilsek de her gün mutlu geçmeyecek, umut etmek lazım.

                 Mutlu yıllar...



28 Aralık 2012 Cuma

Kızdım Kendime.




                 Komiğim ben yaaa. Spordan çıkmış yorgun yürüye yürüye eve dönerken bir mağazaya girdim. Yarın akşam Konca'yla teknede erken bir yılbaşı partisine katılacağız. Bir şeyler bakayım dedim.  Ona bak buna bak derken yukardaki   tünikle elbise arası kedili şeyi gördüm.

                 Kediler aklımı başımdan aldı galiba. Sen al gel eve. Şimdi acaip pişmanım. Evet kediler çok şirin ama yaşıma uyduramadım hiç. Geri versemde ayıp olur dedim. Neyse kız kıza arkadaş toplantılarında giyerim olmazsa evde giyerim diye kendimi avuttum.

                 Yarın akşam motor grubunun düzenlediği tekneyle Boğaz gezintisinde olacağız. Giymek için evden bir şeyler uydururum artık.

                 Yılbaşı akşamı çocuklarla beraber bizdeyiz. Kafamda menüyü hazırladım. Zeytinyalı yaprak sarması, çerkes tavuğu, salatalar, mezeler, salçalı biftek, mantar,pilav. Geçen seneden pek farkı yok. Tatlıyı kızgül hazır alacakmış.

                 Bu arada kartlarım da geldi. Berfin, Mine, Nurşen, Eda, Nesrin, Sinem, Reyhan, Zehra, Hatice, Yasemen  çok teşekkürler. Umarım benimkilerde yerine ulaşmıştır.

                 2013 bekliyoruz. İnşallah eli kolu mutluluk dolu gelir ve hepimize dağıtır.

20 Aralık 2012 Perşembe

Dışarda Kar Yağıyor...





                            Evet, dışarda kar yağıyor. Ev sıcak. Minik çamımı aldım. Yanıp sönen ışıklarını seyrediyorum.

                            Kızgül çok sinirlenmiş. Yarın öğrencilere tatil. Ama öğretmenlere toplantı varmış. Müdür bey öyle buyurmuş. Yarın sabah dershaneye gidecek yani.



                  Bu yılın beni gülümseten ilk kartı Sinem'den geldi.  Ben de kartlarımı yolladım. Ve yeni kitabım. Henüz okumaya başlamadım. Yıllar önce seyrettiğim Sylvia Plath'ın hayatını anlatan  "Sylvia"  filminden çok etkilenmiştim. Kitap, yazarın tek romanı. Kendi yaşamından kesitler de yer alıyormuş.

                  Yarın  evde keyif yapacağım. Dışarı çıkmayı düşünmüyorum. Aslında Beyoğlu'na gitmeyi düşünüyorduk Konca'yla. Ama bu havada ev keyfi daha güzel. Belki kurabiye bile yaparım:))

                  

17 Aralık 2012 Pazartesi

Bir Dönem Dizisi






        12 Eylül kitaplarına, filmlerine, dizilerine bayılırım. Youtube da rastladım "Bu Kalp Seni Unutur mu" ya. Zevkle izledim 1.bölümü. Diğer bölümleri de izleyeceğim. İsteyenler izlesin.

        Ama bu şarkıyı da dinleyin.



   

13 Aralık 2012 Perşembe

Yeni Yıl Yaklaşıyor.



      Henüz kokina (İsmini de geçen sene öğrendim. Ben hep yılbaşı çiçeği derdim.) bile almadım. Onsuz yılbaşı olur mu hiç?  Mumlarım var ama. Onlar hiç eksik olmaz zaten. Küçük bir ağaç alacağım bu sene.

      Çalıştığım yıllardaki yılbaşılar geldi aklıma. O son gün ne koşuşurduk bankada. Harıl harıl çalışırdık. O yıllarda müşterilere hediyeler alınırdı. Hediye istemeye gelenler bir yandan, beğenmeyip kavga çıkaranlar bir yandan.  Ama bazende onlar bize getirirlerdi.

      Alışverişi hep son güne bırakırdım. Öğlen tatilinde koştura koştura hediyeler alırdım. Kendim için de mutlaka kokina alırdım. Dikenleri bata bata eve götürmek pahasına.

      Kasa tutturulup kapandıktan sonra müdürümüz bir şampanya patlatır mini bir kutlama yapardık. Bu arada çocuklar ikidebir arayıp "Anne kasa tuttu mu? Hadi ne zaman geliyorsun?" diye vızıldarlardı. 

       Ertesi sabah bankaya çalışmaya gelmek kaydıyla evlere dağılırdık. Ne zor gelirdi o ertesi gün gidip çalışmak. Bir gün bile yılbaşının ertesi günü tatil yapamadım

       Onun için emekli olduğumdan beri senenin ilk sabahı çok mutlu uyanırım. Her zamankinden telaşsız, herzamankinden huzurlu. Mecbur kalmadıkca dışarı çıkmam o gün. Dolanır dururum evde.

8 Aralık 2012 Cumartesi

Bugünlerde Neler Yapıyorum.



        Günlük hayatımda fazla bir değişiklik yok. Perşembe günü üniversiteden arkadaşım Ayşesin'le Deniz Yıldızı kafede buluştuk. Facebook sayesinde birbirimizi bulduk. Çok hoş bir gün geçirdik birlikte. Aradaki boşluğu doldurmak için yaşadıklarımızı birbirimize anlattık durduk. Evliliklerimizi, çocuklarımızı, iş hayatımızı... Teşekkürler Facebook. Bayağı bir işe yaradın.

        Vermek istediğim iki kiloyu uzun sürede vermiştim. İki kilo daha vermeye karar verdim. "Amaaan! İki kilo vermek çok kolay." demeyin sakın. Hayat tarzımı fazla değiştirmek istemiyorum. Nasıl olsa spor yapıyorum diye düşünüyorum. Yediklerime içtiklerime biraz dikkat edersem olur diye düşünüyorum. Ama olmuyor işte. Gençken kurt gibi yiyip çöp gibi kalıyordum. Artık metobolizmamın öyle olmadığını kabul etmem lazım.

        Gün içinde çok sağlıklı makul ölçülerde besleniyorum. Ama akşam olmaya görsün. Günün en kalorili yemeğini yediğim gibi  "O  meyve faydalı, bu meyve faydalı. Aaa! Kuru yemiş yemeden olur mu hiç? Kefir de içmeden olmaz." diye diye şiş bir göbekle yatağa yatıyordum.  Bunu değiştirdim.

        Akşam yemeğini hafiflettim. Yemekten iki saat sonra sadece bir meyva yiyorum. On gündür böyle. Ha bir de bir akşam rezene çayı bir akşam papatya çayı içiyorum. İlk günler karnım gurul gurul öttü açlıktan. Şimdi alıştım. Öyle rahatladım ki. Hiç gaz olmuyor. Hemen hemen düz bir karınla dolaşıyorum. Meğer ben geceleri ne çok yiyormuşum.

        Öğleden sonra çıkıp yürüdüm. Bir milyoncuları dolaştım. Ivır zıvır bir şeyler aldım. Mumlar aldım renk renk. Hiç dayanamam mumlara.

        Elimde Bilge Karasu'nun "Altı Ay Bir Güz" kitabı var. Yeni başladım. Yazarın ölümünden sonra yayımlanan son eseriymiş. Ben diğer eserlerini de okumadım zaten. İnce bir kitap.

        İşte böyle...

       

2 Aralık 2012 Pazar



               Yetmişli yıllar...  Üniversite yılları...  Ve bana kırk küsür yıl sürecek  arkadaşlığımızı veren yıllar.

                Gülen yüzlü, temiz kalpli arkadaşım...   İyi ki doğdun. Daha yıllar boyu yüzün hep gülsün...


1 Aralık 2012 Cumartesi

Yağmurda Gezinti.



              Hava "dışarı çıksam mı yoksa çıkmasam mı?" havasıydı tam. Dün de sıkı çalışmışım sporda. Bacaklarım tutulmuş. Hadi tembellik etmeyeyim,  hem biraz yürürüm, dönüşte de yemeklik bir şeyler alırım dedim.

              Çıktığımda henüz yağmur yağmıyordu. Ve her zaman ki gibi benim şemsiyem yoktu. Yağmur başladığın da bir milyoncunun önündeydim. Hemen ucuz şemsiyelerden bir tane aldım. Bunlardan da evde bir sürü var. Ben yine her yağmurda bir tane daha alıyorum.

             Açtım şemsiyemi başladım yürümeye.  Başımın üstünde tıp tıp seslerini dinleyerek ve huzur bularak yürüdüm yürüdüm. Botlarım biraz su aldı. Aldırmadım. Hava öyle yumuşacık ve ılıktı ki.

             İçimde ki sıkıntıları kaldırımlara serpe serpe yürüdüm. Açılan boşluktan içime gülümsedim.

             Şimdi evdeyim. Çayım elimde, akşam yemeklerim pişmiş.   Huzurdayım yani.


             Resim: Füsun Ürkün.