1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

27 Haziran 2012 Çarşamba

Dört Yapraklı Yonca ve Füruzan Hikayeleri...



              Sabah balkon ziyaretimi yapıyordum. Saksıda çıkan yoncaların üzerinden ellerimi gezdirirken "Dört yapraklı yonca bulsam." diye geçirdim içimden. Onca yoncanın arsında o dört yapraklıyı gördüm birden. Hem şaşırdım hem sevindim. Şanslı olmadığımı düşünürdüm.

              Kızgül uyuyordu. Götürüp odasına bıraktım. Kitap arasında kurutsun ona şans getirsin diye.





          Füruzan hiç okumamıştım. Bu kitap meğer bizde varmış. İyi ki varmış. Çok beğendim çünkü. Her oturuşta bir öykü okuyorum.  Bu çok tanıdık gelen, sıcak, bazen insanın içini acıtan öyküleri çok sevdim. Bazı öyküler beni çocukluğuma götürdü. Mesela Babamız "İşe gidiyorum." demez "Daireye gidiyorum." derdi. Öykülerde aynı ifadelere rastlamak hoşuma gitti.  47'liler romanını ilk fırsatta okumayı düşünüyorum.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Sıcak Bir Günden...



                Sıcak çok sıcak. Sıcak da olsa yaşamsal faaliyetlere devam. Osman Müftüoğlu " Mümkün olduğunca yavaşlayın." dese de ev kirleniyor, acıkıyoruz. Birisi alışveriş yapmalı, yemek yapmalı, faturaları yatırmalı.

                 Kızgül ne zamandır kitaplığını devirip düzenlemek istiyordu. Nihayet halletti. Mis gibi bir kitaplığı var artık. Ben de gidip gelip bakıyorum. Hoşuma gidiyor. Ağustosta Kızgül'üm dershanede öğretmenliğe başlayacak. Bu arada KPSS'ye de hazırlanacak inşallah.

                 Öğlen bankaya koşturdum. Ödenecekleri ödedim. Güneş kaynatıyordu. Ordan soluğu havuzda aldık. Yüzdüm, su cimlastiği yaptım. Orda da bunaldım.

                 Market alışverişi yapıp eve kendimizi attık.



              Kızgül'le canımız bol domatesli kıymalı makarna istiyordu ne zamandır. Güzel bir makarna yaptım. Fesleğen koymaya cesaret edemedim. Konca "Yeni yeni icatlar çıkarma." der diye. İsteyene de taze fasulye var.

21 Haziran 2012 Perşembe

Semizotu...



             Bu ekşimsi güzel otu sevmemek mümkün mü? Yemeği ayrı bir güzel, salatası ayrı...

             Ama o ayıklayıp yıkaması yok mu? Öldürüyor beni. Yine de yazın pazara gittiğimde almazsam olmazlardandır. Diğeri de fasulye.
            
             Akşam üzeri Konca'yla pazara uğradık. O arabada bekledi. Ben gidip gelip sebzeleri doldurdum. İki demet de semizotu aldım.

             Semizotu taze taze pişmezse olmaz.  Aldıklarımı yerleştirmeden mutfağa girdim. Pirinçli bol domatesli pişirdim akşama. Yanına da domatesli biberli bulgur pilavı. Dağılan mutfağı toparladım ve aldıklarımı yerleştirdim. Bu arada baktım Konca da kanepeye uzanmış.Çok yorulmuşlar da:))

             Salatası da çok bir güzel olur bu otun. Yoğurtlusu, cevizlisi, mısırlısı... Bayılırım.

             İçinde Alfa-linolenik asit, C ve E vitamini , beta karoten ve omega 3 bulunuyor. Bence üşenmeyelim bol bol soframıza getirelim bu lezzetli ve faydalı sebzeyi.

18 Haziran 2012 Pazartesi

Yazın Farkında Olmak...



              O durağan yaz günlerinin farkındayım artık.

              Sabah geç kalkmak, daha önceden kalkmış Konca'ya günaydın demek, (yoksa küser)

              Çayı demleyip hiç acele etmeden kahvaltı yapmak,

              Çabuk çabuk ortalığı toplamak,

              Şöyle bir balkona çıkıp neler oluyor diye sokağa bakmak,
      
               Çiçeklere göz atmak, onları içimden sevmek,

              Yazı hissetmek, açık camlardan içeri dolan rüzgarla yenilenmek,

              Çayı ve gazeteyi alıp köşeme çekilmek,

              Akşam için kafamda yemek ayarlamak, karar verince rahatlamak,

              Öğleden sonra kitap okumak sonra ya  yüzmeye gitmek ya da  yoga yapmak,

              Eve yorgun ve mutlu gelmek...

13 Haziran 2012 Çarşamba

Bütün Sıkıntılarım Bitti Gibi...





           Oh! Çok şükür. Normal hayatımıza döndük gibi. Hatta hafif yollu kavga bile ettik. Ben çok stres altındaydım.  Dün sabah bayağı hastaydım. Kolum kalkmıyor,başım çatlıyor. Bol bol su içip yattım hep.

            Hepsi stresten dedi Kızgül'üm. Başıma masaj yaptı. Ustalar gelicez diyorlar geç geliyorlar. Evden çıkamıyorsun, bekliyor ve geriliyorsun. Birkaç ufak iş haricinde bitti gibi. İki gün gelmeyecekler. Ben de havuza gidip keyif çatacağım.

            
             Banyo yapabilmek ne lüksmüş Allah'ım. Ve çamaşır yıkamak da... Banyo tamamen bitti. Küçük banyomuz çok şirin oldu. Artık çamaşır makinesi dolap içinde. Küvet kalktı yerine duşakabin geldi. Daha ferah oldu sanki.





             



 
               Mutfağın ufak tefek eksikleri var. Bugün günlerdir ilk defa "Ne pişireyim size?" diye sordum. Kıymalı börek istediler. Yanına salata ve üstüne dondurma. Şu an börek pişiyor yeni fırınımda.
               Bugün perdeleri yıkadım, camları sildim. Yerleri süpürüp sildim. Kızgül dip bucak toz aldı. Çok yorgun ama çok mutluyum.

                Bir yandan yazıyorum. Bir yandan müzik dinliyorum.

                

           
         

        



8 Haziran 2012 Cuma

Ağacım ve Hallerim.



               Balkonumun hemen yanındaki ağaç, çiçeklerini cömertçe açıverdi yine. Bunalıp atıverdiğimde kendimi balkona, güzellikliğiyle sarhoş ediyor beni.

               Hiç gözlerimi almasam ondan diyorum. Evin tozunu toprağını görmesem.

               Kendimi hep puslu bir pazar günündeymiş gibi hissediyorum bugünlerde.

   

             Mutfağın birkaç gün önceki yıkık hali. Şimdi biraz daha iyi.  Az kaldı az, desem de  her şey yarım. Mutfak yarım, banyo yarım. Ben de yarım yarım dolanıyorum.

             Bir daha yemek pişirmekten şikayet eder miyim ben? :))

             Bir daha "Bu evin çamaşırı, bulaşığı bitmez." diye söylenir miyim ben?:))